17 Aralık 2010 Cuma

sdfsf

dfsdfsdf

dfgdgf

dfgdfgdfg

At tarrağı

Yılda iki veya üç kez Türk kahvesi içerim. Bunun bir ikisi kafam güzelken kendi evim yerine başkasının evine gitmişsem "al evladım iç kendine gelirsin" nidalarıyla denk gelir, diğeri ise daha geçengün babaannemlerdeyken oldu. Kafam güzel değildi. Normaldim. İzinli günümdü. Soğuktan ve yağmurdan korunmak için Halil ve Hasanla beraber babaanneme sığınmıştık. Halam Türk kahvesi ikram etti. İçtik. Makara olsun diye "Hasan falıma sen bakıcan kapatıyom bak" diyerek fincanı ters çevirdim. Ama profesyonel olmadığım için çevirirken önce altlığı fincanın üstüne koyulması gerektiğini sonra şöyle dirsekten verilen ince darbelerle 3 kere fincanın etrafta çevrilmesi gerektiğini bilemedim. Direkt fincanı ters çevirip tabağa oturtmaya çalışınca kısmetime yansıması gereken 3-5 damla kahve pötürcüğü pantolonuma damladı.
Bekledik, kahve soğusun diye. Beklerken de televizyonda bokla kakayla ilgili bi belgesel izliyorduk galiba. Tam konsantre olamadığımdan net bir şekilde hatırlamıyorum. Çiş'te olabilir pek tabiki.
Heyecandan gözüm fincandan, parmağımsa fincanın götünden uzak durmuyordu. "soğu lan soğu" diye iç geçiriyordum. En son 3 yıl önce falan fal baktırmıştım. Ona da o günler 14-15 yaşındaki kız kardeşim bakmıştı.
Halil "heyecan yaptı ıhıhıhı" diye beni taşşaktan taşşağa vuradursun, ben midemdeki dans eden fillerle uğraşıyordum. Evet heyecanlıydım. Evet ne çıkacak diye sabırsızlıkla bekliyordum.
Ve en sonunda o büyülü an geldi. Fincan tekrar gün yüzü gördü, en son dipte gördüğüm kahve taneleri fincanın her yerine saçılmış, şekiller şemalar oluşturmuşlardı.
"Burda bi at kafası var" dedi Hasan "At yarrağı değildir inşallah" diye geçirdim içimden. "Şurda da iki uzun yol var" dedi. O esna da dayanamayıp halam olaya el attı ve devamını getirdi "ohooo senin için kararmış ayol" dedi. Not: 23 yıllık yaşantımda halam bana ilk defa ayol dedi. "Ama bak şurdaki yolları görüyo musun, bunlar aydınlık yollar." dedi "birisi de yükünü toplamış sana doğru geliyor" dedi. Sonra tabaktaki fala baktı, ama ben "kim lan bana bavuluyla gelen? evde yer yok ki lan" diye konsantremi kaybettiğim için tabaktan ne çıktı hiç anlamadım.
Sonra ben de hasanın falına baktım "ooo burda sadece kocaman bi at yarrağı" var dedim.

3 Aralık 2010 Cuma

Lunapark



Böyle büyük, hızlı, yüksek ve adrenalin seviyesini daha çok yukarıya taşıyacak deli atraksiyonlu kocaman lunaparklar bizim ülkemizde neden yok? Hemen hemen her semtte ufak çaplı lunaparklar olacağına istanbulda 1 tane adam gibi lunapark olsun. Salak gibi dönme dolabı da atraksiyondan saymayın bi zahmet.

Düşündüm de İstanbul gibi bir şehir'de çok az "atraksiyon" var.

İstanbulluların en büyük atraksiyonu:
Akşam saat 18 ve 20 arası Zincirlikuyu durağından metrobüse binmekten ibaret.

14 Kasım 2010 Pazar

Madrid'e gidip Arena da boğa kesecek sanki...

Kurban bayramı yaklaşıyor. Aslında bayram geldi de diyebiliriz. 4 günlük bayram haftasonlarının sponsorluğunda 9 güne çıkınca "kıroyum amma para bende"ciler soluğu yurt dışında almaya başladı.
Şimdi nasıl eleştireceğimi de bilmiyorum, yazarak anlatılmaz. Gelip görmeniz lazım.
Gidilsin tabi, görülsün dünya gezilsin. Buna hiç karşı değilim. Keşke her insanın imkanı olsa da çıkıp gezebilse dolaşabilse dünyayı görebilse. Ama dini bayramları bu tarz şeyler için 'kullanan' insanlar ilginç ve tiksinç geliyor bana. Doğru kelime 'hak etmek' sanırsam. Sen bütün bir yıl dinden uzak dur, sonra o beğenmediğin dinin sayesinde git haçlı ordusuna tonlarca para yedir. Ne o dünyayı gördüm... O uçak biletine verdiğin paranın yarısı bu yıl kızılaya ver, sana vekaleten kurban kessin...

Dün gece 4de Madrid uçağı vardı. Tur şirketi düzenliyormuş. Özel uçak. Rutin dışı uçak. Gecenin 4ünde beynimi sikmelerini çekmek zorunda kaldım.
Hayır gidip Arena da boğa keseceksen hiç sıkıntı yok, ama ben nerden bileyim ispanya'nın gümrük kurallarını be yav.

10 Kasım 2010 Çarşamba

10 Kasım .....

9 Kasım 2010 Salı

Judas Optique