paha biçilemez etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
paha biçilemez etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2008 Pazartesi

Paha biçilemez etiketi etiket olduğundan beri böyle paha biçilemez bir şey görmedi...


Olay Linderoth'un Galatasaray'a gelmesiyle başladı. Pek oynamadı, sakatlandı, ama sempatik olduğu için hep sevdik. Euro 2008 de de İsveç İnnsbruck'a düşünce "aaa Linderoth gelcek lan" dedik. geldi, Halil çak yapmış onla görmüş çünkü, ben görmedim, ama olsun.
Linderoth'u sevdiğim için her önüme gelen isveçliye "heja sverige" diye bağırdım, ondan sonra "Linderoth Linderoth" diye bağırdım. her İsveçli böyle mutlu oldu. sonra "Türkiye Türkiye" diye bağırdık hep beraber.
Sonra dünkü o müthiş maç yaşandı işte, 2-2 bitseydi maç veya 3-3 penaltılarda tur atlasaydık bile ben kutlamaya yarım saat gecikmeli gidecek, "o" isveçliyi göremeyecektim büyük ihtimal. ama 3-2 koyduk çocuğu, ve ben kutlamaya gittim, baktım baya isveçli var, gittim bağırdım "heja sverige" diye. sonra sevindiler falan derken ingilizce muhabbete başladık. Ben aslında İsveç - Rusya maçının biletini satma derdindeyken eleman "benim de Hırvatistan - Türkiye maçına biletim var" dedi. "aaaa" dedim "takas, trade tickets lan" dedim. "ok" dedi.
bugün buluştuk saat 15 sularında, takasladık biletleri, sahte olup olmadığını çek ettim. ve aldık biletlerimizi.

5 Mayıs 2008 Pazartesi

the Rocket... Ronnie O'Sullivan


Snooker dünya şampiyonası daha demin sona erdi. ve hepimizin sevgilisi, psikopatımız hayvanımız, Ronnie O'Sullivan kazandı. 18-8. Finalist Ali Carter kariyerinde ki ilk finalini oynadı. sevdim keratayı. sempatik biri. zaten Ronnie'nin idman partneriymiş. böyle olunca da turnuva da maximum break başaran 2 oyuncu da Ronnie ve Ali oldu.
Demek ki iyi hazırlanmışlar. aferin. Halil'in de ebedi Msn nicki bir anlam kazandı. "the Rocket"



Inter şampiyonluğu garintelemedi ama şampiyon diyebiliriz heralde.
Bayern Şampiyon
Ronnie Şampiyon
Galatasarayın durumu inter gibi hatta interden daha iyi.

Halil son 1 haftadır havalarda
Söyle kanka .. was kostet die welt??

1 Mayıs 2008 Perşembe

Su geçirmez süpersonik saat


Facebook'ta "Zamana meydan okuyan Saat Casio F-91W" grubuna davet edildim Roy Keane tarafından. ve o saati gördüğüm an gözlerim yaşardı, tüylerim diken diken oldu.
Eski günlere bi gidip geldim, ulan bu saatleri beleşe mi dağıtıyolardı ki herkesin böyle saati varmış çocukken dedim kendi kendime.

ordaki diskripçını buraya peystlıyim. (Türkçeye bak)

Büyük küçük herkes hayatının bir döneminde onu koluna takmıştır.Özellikle ilkokul çağlarında babaların karne hediyesi olmuştur.Tabi o yaştaki çoğu kişi için mükemmel özellikleri olan bir saattir.Kronometre, alarm, ekran aydınlatması falan....Sınava girenler için vazgeçilmez bir yardımcı olmuştur....Dünyada en fazla üretilen saat ünvanına sahiptir....Ve belki de hakkında efsaneler çıkan tek saattir....
-Ya havuza bile bu saatle giriyom ama hiç su geçirmiyo ki(Ne yapsan da su geçirmez)
-Saati 20 seneden beri kullanıyorum hala pilini değiştirmedim.(Pili hiç bitmez)
-Benim saat 10'uncu kattan düştü ama hala sapasağlam.(Üstünden fil de geçse çalışır)
şimdi şekil olsun diye uyduruk ama kaliteli bi saat takıyorum. Su geçirmez dicital saatimi geri istiyorum !

18 Nisan 2008 Cuma

Teşekkürler canım canım kardeşim =)

Hediyen için çok çok çok çok çok teşekkür ederim kaaaaaaaayaaaaaaaaa.
Mektup yazmasını harbiden biliyosun sen. :)
Bu burjuva donu en değerli donum oldu, giydikten sonra bidaha hiç çıkarmicam.
Selini düşündüğün içinde çok çok teşekkürler.

Not: iyiki Araba falan istemedim he.

16 Nisan 2008 Çarşamba

Darwin Awards

Oscar, Grammy, Altın ayı, Altın palmiye ağacı, Altın klozet, vs.
bu tarz çok ödül var, dünya da herkes hayatında da en az bir ödül alır bu kadar çok ödül dağıtımı arasında. alamayan insanlar harbi yeteneksizdir bence.
fakat dün yeni bi ödülle karşılaştım.
Darwin Award.
Enteresan bi ödül bu.
Saçma salak ve kendi hatası yüzünden ölen insanlara veriliyormuş bu ödül.
Sitesine girdim baktım, o kadar çok pisi pisine, ama komik bir şekilde ölen kişi varmış ki.

Misal: 2007 yılında Berlin'de bir adam bahçesini kazan ve eşeleyen köstebeği ölüdrmek için köstebeğin açtığı çukura demir çubuk sokup elektrik bağlayıp elektrik çarpmasından köstebek değil kendisini öldürdüğü için bu ödüle laik görülmüş.

Bravo valla, acaip hoşuma gitti bu ödül.

YouTube da bir kaç Darwin Award videosu için tık.
Vikipedi den daha fazla bilgi edinmek için tık.
Ekşisözlük'te ödülle ilgili bir kaç hikaye okumak için tık.

10 Nisan 2008 Perşembe

Doğum günün kutlu olsun mi sistır.

sana özel pasta yaptım

6 Şubat 2008 Çarşamba

235 km/h


... ile yol almak. Direksiyon'un hafifleştiği an en güzel an, biraz kontrolü kaybetsen kurtarman imkansıza yakın.
Otoyollarda Küresel ısınmaya karşı önlem olaraktan Avusturya Ripabliki canları sıkıldığı zaman 130 km/h olan sınırı 100e indirip insanın fena kızmasına sebep oluyor. bu yüzden Almanyaya sık sık giderim, basarım basarım stres atıp geri dönerim. (Alman otoyolları = free)
eğer bir gün geri dönmezsem anlayın ki 300 sınırını da aşıp kontrolü kaybetmişim.

31 Ocak 2008 Perşembe

Bir gün mutlaka #2

Ford Mustang 1966 Model. Allahımmm sana geliyorum. güzelliğe bakın.

İnşallah mutlaka tabi...

9 Ocak 2008 Çarşamba

Fuckin' Yes

-1800 km
-32 saat yolculuk
-35 saatlik macera
-uykusuzluk
-yorgunluk
-ve mağlubiyet...

değdi mi tüm bunlara???
cevabı football factory filmin'den bir replikle alalım.

"After all that you really go ask yourself... if it was all worth for it... OF COURSE İT FUCKİN' WAS"

5 Ocak 2008 Cumartesi

Yine yollara düşüyoruz

22 Aralık 2007 Cumartesi

Gece yarısı muhabbeti

Saat gece olmuş 2:30, dedim bir içeri bakayım (içersi = oturma, yaşama, televizyon ve sosyalleşme odası) babam ve kardeşim karşılıklı oturmuşlar bakışıyolar ve sanırsam sosyalleşiyolar, dedim bende bakayım belki bir şey kazanırım.
kazandığım bol ve geniş kapsamlı enteresan bi muhabbet oldu, çok şey hakkında konuştuk tam 2buçuk saat boyunca, Annem uyanıp "ne la bu saat'te, noluyo len" demeseydi büyük ihtimal daha konuşurduk. yarın inter - milan maçı var, tam o saatte misafir gelecek. maç saat 3te, inşallah misafirleri yarı uyanık boxer ve milan atkımla burnumu karıştırırken karşılamam.
konuştuğumuz konular hakkında ilginç sorular takıldı aklıma, en yakın zamanda araştırıp ufak bi yazı yayımlarım artık.

hadi yaşadınız yine

20 Aralık 2007 Perşembe

Mübarek olsun Kurban bayramı...

19 Aralık 2007 Çarşamba

Alkol, Sigara, Tuvalet - Şeytan üçgeni

Alkol'ü severim. içerim.
daha çok içerim.
ertesi gün sevmem.
içmem.
ama akşam içerim.
uyurum. kalkarım.
sevmem. nefret ederim.
tuvalete giderim.
kendi kendime küfür ederim.
otururum.
15 dakika.
belki 20.
bazen 10.
ama 15 ortalama.
kalkarım.
sigara yakarım.
varsa.
genelde yoktur.
bi gece önce içerken biter.
hep biter.
içerken biter.
uyuz olurum.
çünkü sigara lazım olur.
ciğerler kendine gelmeye başlayınca isyan ederim.
para ararım. param da yoktur.
halının altına bakarım.
koltuğun altı da olabilir.
kumbara? evet. bakarım.
bulurum.
en sonunda param olur.
tam 3.60 Avro.
bazen 3.90 lazım olur.
ama ben 3.60 olanını severim.
aslında fark etmez.
hepsi sağlığa zararlıdır.
hatta not bile vardır sigara paketinde.
giyerim ayakkabılarımı.
eşofmanın üstüne bi ceket.
bazen güzel olur.
kafam. güzel.
kafam güzel olduğu zaman boxer la ceket kombinasyonu yaparım.
çıkarım dışarı.
giderim sigara otomatına.
Türkiye'deki vatandaşlar bilmez.
sigara otomatı mı olur lan?
olur.
burası Avrupa.
robot'tan sigara.
ama Türkiye'de de durum farklı değil.
otomat yerine nöbetçi bakkal.
gidilir.
sigara alınır.
eve gelinir.
yakılır.
ucundan çekilir.
derin derin.
ohhhhh.
gitti 3.60.
olsun.
eve gidip 1 kadeh daha.
yarın iş günü.
eve gidilir.
1 kadeh çıkmaz.
olmaz.
asla.
yetmez.
bitmez.
biter aslında. bittiği için olmaz.
isyan edilir.
yatılır.
sabah uyanılır
ulan niye?
niye içtim?
sorulur.
cevap verilir. seviyorum.
aslında sevmiyorum.
ama seviyorum.
sonra tuvalete gidilir.

16 Aralık 2007 Pazar

Hayalim kırık

"çek lan hadi ikimizi çek hahaha bakim nasıl çıktı, aaa çok egzanterik harkülade bir poz olmuş" - "sen niye kafayı çekince böyle abidik gubidik kelimeler kullanıyosun" - "ne diyon lan" - "hadi bi tur daha bu sefer bendensiniz" - "heyooooo"
hep aynı muhabbet hep aynı konuşmalar, ama hepte eğleniyoruz. taaa ki o acı an yaşanana kadar. "abi....... abi....... ben, ben gelcem birazdan" - "ah be kardeşim, hadi kolay gelsin"... evet ve ondan sonra cesaretimi toplayıp tuvaletin yolunu tuttum Irish Pub'da. Merdivenlerden yukarı çıktım, tam 18 basamak. saydım. evet tek tek saydım. ve karşımdaydı erkek adamı simgeleyen işaret. yavaş ama emin adımlarla yürüdüm. kapıyı iteledim. ve tam 9 kişi sırada bekliyordu. yerle bir olmuştum. acil işemem ve rahatlamam lazımdı. 2 pisuar vardı toplam, ama her zamanki gibi 1i taşmıştı. artık o pisuvarın içine nasıl işedilerse tıkamışlar. yani işleyen bir pisuvar var hali hazırda ve bir tuvalet, bildiğimiz tuvaletlerden, zçmak için olanlarından. orası da doluydu, büyük ihtimal biri zçıyodu (ne büyük süpriz dimi).
benim için zaman iyice daralıyodu, git gide daha çok baskı altında kalıyordum, çünkü önümde pisuvarı görüyodum. ama işeyemiyordum. ayrıca çişşşşşşşşşşşşşşşşşşş diye sesler yankılanıyordu her yerde. hep bir kişi eksildiğinde daha çok mutlu oluyordum.
ve en sonunda sıra bana geldi çok sevindirik bir şekilde gittim pisuvarın önüne dikildim, fermuarı indirdim, ve arkamda sıra bekleyenlerle dalga geçmek için şöyle bir arkama bakıp sırıttım. ama tabi benim şansıma benden sonra gelen hiç kimse yoktu, tuvalet boştu, bir ben bir pisuvar bir de hala zçmakta olan eleman vardı, kimseyle dalga geçemedim. resmen o gece o an benim için bitmişti, aslında işemeyi yarıda bırakıp eve gitmek istedim, ama onu da yapamadım, hayal kırıklığına uğramıştım çok, rahatlıyodum, ama hayalim kırıktı.
işimi bitirdim ellerimi yıkadım ve eşekler kağıt havluları da tükettikleri için ellerimi pantolonumda kurutmak zorunda kaldım, sonra açtım kapıyı ve o an çalan "rubi rubi" şarkısı eşliğinde tıngır mıngır aşağıya indim.
"aaa resim çekiniyolar" - "Enis gel Enis hadi resim çekiniyoz" - "çek lan hadi ikimizi çek hahaha bakim nasıl çıktı, aaa çok egzanterik harkülade bir poz olmuş" - "sen niye kafayı çekince böyle abidik gubidik kelimeler kullanıyosun" - "ne diyon lan" - "hadi bi tur daha bu sefer bendensiniz" - "heyooooo"

14 Aralık 2007 Cuma

Bir gün geri geleceğim yeniden...

"abi valla gurur duyarım" - "tamam kardeşim, haftasonu görüşürüz o zaman, hem diğerleriyle de tanışmış olursun" - "mutlaka gelicem abi, işlerim yoğun şu sıralar, ama elimden geldiğince geç kalmamaya bakıcam" - "tamam kardeşim, hadi görüşürüz o zaman" - "hadi eyvallah abi" dedim ve 3-4 gün sonra buluştum, telefonda da dediğim gibi geç kalmıştım, her zaman ki gibi geç kalmıştım, hep geç kalırım, en yakınlarım bilirler. burdan özür diliyorum beklettiğim herkesi. sakın bir beklenti içine kapılmayın ama bundan sonra, çünkü karakterim bu. geç kalıyorum ne yapayım?
maç günüydü. ben girdim mekana, içerde 9-10 kişi vardı. hiç birini daha önce görmemiştim. geç kaldığım için maçın ortasında da muhabbet etmek olmazdı, devre arasını bekliyeyim dedim ve gittim kendime bi bira söyledim. biramı yudumladım. oturdum. kalktım. bağırdım. çağırdım. zıpladım. hopladım. şapkamı çıkarıp yere attım ve şapkamın arka kayışını kopardım. sonra gol attık, gol yedik ve maç 1-1 bitti. oturduk 4 kişi kalmıştık. Serkan abi, Sinan, Faruk ve ben. konuştuk muhabbet ettik.
aradan bi kaç ay geçti biz her haftasonu mutlaka, arada bir de haftaiçi görüşmeye başladık. sıkı bir kardeşliğin içine dahil olmuştum.
zaman geldi geçti, herşey den ve herkesten belki uzaklaşıldı, ama asıl olan kardeşlik kaldı. kalıcı olan tek şey de zaten bu.
şimdi uzağız birbirimize, ama her sabah uyandığımızda, her akşam yatağa girdiğimizde, her otobüs bekleyip "ulan daha 4 dakkası var yau, laylaylaylay laaaaay" diye can sıkıntısından beste söylediğimizde, hergün dolabımızı açtığımızda formalarımız atkılarımız gözümüze çarptığında, her haftasonu bira yudumlarken "ulaaan vursana lan topaaa" diye haykırdığımızda kalbimiz bir, ve uzak olmamıza rağmen yakınız birbirimize. çünkü bizi birbirimize bağlayan şeyler var artık.
fazla duygusal oldu bu yazı, eh normaldir saat sabah 3:40 ve fon'da sezen aksu.
neyse fazla uzatmayayım ben.

Doğum günün kutlu olsun Faruk. Nice yıllara kardeşim.

7 Aralık 2007 Cuma

Dövme

En güzel kaynak #1
En güzel kaynak #2

ayrıca bende yaptırdım bi tane, cümlemize hayırlı uğurlu olsun.
Resimleri görmek isteyen flickr'ıma baksın bi zahmet.

Not: Abdest falan, buyrun diyanetten mail'le gelen cevap

Hz.Peygamber, (s.a.v.), insanın tabii görüntüsünde değişiklikler yapılmasını hoş görmemiş, dövmeyi yapan ve yaptırana da Allah'ın rahmet etmeyeceğini bildirmiştir. (bkz. Buhârî, "Libas", 87) Vücuda zarar vermezse dövmenin operasyonla vücuttan giderilmesi gerekir. Operasyon vücuda zarar verirse ve operasyondan sonra vücutta çirkin bir manzara kalacaksa dövmenin kazıttırılması gerekmez. Fakat yaptırılan dövme, gusle ve abdeste engel değildir.

6 Aralık 2007 Perşembe

Sayılarla İstanbul

Yüzölçümünden nüfusuna, ibadethaneden araç sayısına kadar işte rakamlarla İstanbul..


Yüzölçümü : 5.512 km2

Nüfus : 10.041.477 (2000 yılı nüfus sayımına göre)

Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2) : 1.822

Cami Sayısı : 2.562

Kilise Sayısı : 40

Sinagog Sayısı : 16

Motorlu Taşıt Sayısı : 1.152.817

İlköğretim Okulu Sayısı : 1.488

Lise Sayısı : 611

Üniversite Sayısı : 20

Hastane Sayısı : 196

Eczane Sayısı : 3.852

Ortalama Ziyaretçi Sayısı : 1.725.175

Turizm İşletme Belgeli
Konaklama Tesisleri Sayısı : 254

Turizm İşletme Belgeli
Eğlence Tesisleri Sayısı : 349

Bütçeye Katkısı : 6.454.947 milyar TL

Türkiye’nin Gayri Safi
Milli Hasılasındaki Payı : yüzde 23

Toplanan Mevduatların
Türkiye İçindeki Payı : yüzde 35

4 Aralık 2007 Salı

Elveda 7A

Şurda ve şurda bahsettiğim 7A hattı'nın bir fotoğrafını çekip ekleyeyim dedim. Özleyeceğim onu.

15 Kasım 2007 Perşembe

Bir başkadır Kutup aşkı #2


Dünya


'japonlar yapıyo abi' lafının boş olmadığını bir kez daha ıspatladı çekik gözlü arkadaşlarımız, ve HD kalitesinde Ay'dan Dünya nın resmini çektiler.
İlk defa bu kadar kaliteli şekilde dünyanın resmi çekilmiş oldu uzak diyarlardan.


Dünya'nın doğuşunu izlemek için buraya batışını izlemek içinse buraya tıklayın. (ses yok video bi kaç dakika sürer ve elbette de aranırsa youtube da bulunur)



Aslında kuracan şuraya masayı, 1 büyük, biraz meze, bir de Sezen Aksu...