gırtlak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gırtlak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2010 Cuma

Fiş

Dünyanın en suratsız ama en lezzetli balıklarından biridir bu. Ülkemizde "Ton ton ton dardanel ton" veya "ton balığı" olarak bilinir. Genelde teneke içine yağ ile birlikte pressliyip sıkıştırırlar bunun etini. Tenekeye de halk dilinde genelde "konserve" denilir zaten. o konserveyi açması bazen insanın başına büyük belalar açabilir. Bilmeyenler ve amatör olanlara tavsiyem yanlarında profesyonel birini bulundursunlar. Konservenin keskin kenarları yüzünden demiyorum bunları, sakin ve disiplinli olmak lazım bunu açarken. Aksi taktirde parmağı kesmenin yanı sıra içindeki yağ direkt ellere hatta çok beceriksizseniz üstünüze başınıza bulaşabilir. Ve yağ yani sonuçta. Her normal insanın iğrendiği bişey. Sabunla yıkamadıkça da gitmez vıcık vıcık kalır elleriniz. Bunu mısırla karıştırıp güzelce karıştırıp salatavari bişeyler ortaya sunabilirsiniz. sadece bunu da yiyebilirsiniz. Yağını isterseniz boşaltın sadece etini yiyin, ya da yağı ile birlikte yutun fark etmez. Çanakkale küme düştü ama umarım 2 sene sonra süperligde görürüz onları. Ben şahsen maddi desteğimi esirgemiyorum.

11 Temmuz 2008 Cuma

Red Bull Cola

Red Bull Cola çıkmış piyasaya, hayatımda hiç bir içecekten bu kadar tiksinmemiştim. Zaten zorla aldım gibi bişey, bidaha almicam. ayrıca dizaynı çok ucuz be. Salzburg malı değil mi işte....


-

9 Nisan 2008 Çarşamba

N'oluyor yahu? #2


2 ekim 2006 - 7 Aralık 2007 tarihleri arasında her gecem buna benziyodu. şimdi rakı bizi bekliyor, biz 1 buçuk haftadır onu bekletiyoruz. noldu bana? niye böyle oldum? neyse karaciğer de bu içmediğim dönemde kendine gelmiştir herhalde.
Halil, sofrayı hazırla bakim.

1 Mart 2008 Cumartesi

Lambrusco

14 Şubat 2008 Perşembe

Çin'de hadiseler

İş gereği çin lokantasında fotoğraf çekimine gittim. bir müşteri kendisi de çekik gözlü bir kardeş, benle muhabbet etmeye başladı. Çingilizce konuşmaya başlayınca, benim bildiğim ingilizce de pipilere geldi, bildiğim lafları adamın haaa hooo haaa hooo ları yüzünden unuttum.

-hiii
-hi
-where are you from?
-Turkey
-what?
-Türkiye, Turchia, Turqie, Türkei, Turska murska...???
-aaaaaa turkiyaaaaa
-yees yeees
-I'm from China.
-ooo really (içimden: hadi yaa, bende nijeryalısın sandıydım)
-yeeeeees



fotoğrafları çektim, işim bitti toparlıyorum pılımı pırtımı, eleman geldi bir paketin içinden aşağıda ki resimde gördüğünüz aleti çıkardı ve Çin'de herkesin evinde böyle bir şeyin asılı olduğunu, şans getirdiğini söyledi, yani bir nevi nazar boncuğu gibi bir şey. aaaa very good dedim. ve pıl pırt toplama işlemine devam ettim.
tam kapıdan çıktım aşağı inerken arkamdan bir ses...


-frieeend frieeeeeend
-yeah?
-hey do you want to buy this?
-hahahasiktir no thank you
-what you say first i don't understand?
-i said "hasiktir" that's "no thank you in turkish"
-aaaaaaaaaa
-yaaaaaaa
-aaaaaaaaa
-yaaaaaa
-ok
-ok
-nice to meet you
-hadi ciao

herif çin'den gelmiş teee avusturyaya, gittiği yer çin lokantası. bi kere bu yüzden adamı dövesim geldi, o kadar yol yapmışın ve gele gele çin lokantasına mı geldin bre eşşoğlueşek.
sonra gelmiş bana o boklu süs'ü satmaya çalışıyor.
atkın olsa satın alırdım, veya kapıp kaçardım. ama ben ne yapim senin duvar aletini (ulan bunun adı ne? 2 saattir farklı deyimlerle kendimi ifade etmeye çalışyorum. kasıyorum)


aha bu da o ibnenin resmi, ibret olsun cümle aleme:

21 Aralık 2007 Cuma

Çin'de felaket

Bu sefer çin'de felaket...

Japon Lokantası faciası


Arkadaşla öğlen yemeği için japon lokantasını tercih ettik, ve saat 13:30 gibi buluştuk.
özellikle o gün kahvaltı bile etmedim, çünkü japonlar'da tek sevdiğim olay var "All you can eat" türkçesi tıkın tıkınabildiğin kadar.
Belirli fiyat ödüyosun ve istediğin kadar yiyorsun.
Tabi beni kapıda gören caponlar bi anda paniklediler "Anaaaam enis geldi, zıçtık, çabuk suşileri tazeleyin, hadi çabuk".
girdim, ve hemen yerimi aldım ve çorba söyledim, geciktirmediler sağolsunlar, ve japon çorbasıyla başladım günün ilk öğününe. ondan sonra ardı ardına band da sürüklenen ne varsa götürdüm, yanlış saymadıysam 32 tabaktan sonra yeter artık dedim kendi kendime, arkadaşım hem dünyanın en yavaş yemek yiyen insanı hem de midesi benim gibi olmadığı için çok yiyemedi. ama bende zaten niye bu kadar çok yedim diye kendime sormadım değil.
çok pis yemiştim, yerimden kalkacak halim yoktu. 15 dakika orda az biraz eriteyim dedim, ama mümkün mü? afrika da ki çocukların 3 ay da yediği şeyi ben toplam 45 dakika da yedim.
neyse işte, suşi güzeldir. bugün de aile dostlarımız bizi çin lokantasına davet ediyor, yavaş yavaş batıya yöneliyorum.
bekle beni duffy duck.

2 Kasım 2007 Cuma

Olsa da yesek...


Mutfağımız zengin mi değil mi bilmem, ama Türk olup ta 'Çin mutfağını seviyorum' 'Meksika mutfağına aşığım' 'İtalyan yemeklerinden vazgeçmem' diyenlere ayar oluyorum. Şu resimdeki güzelliğe bakarmısınız? Hangi Ülkenin Mutfağı bu kadar yağlı, bu kadar salçalı, bu kadar soslu, bu kadar ıvırlı zıvırlı?

Avrupa ya da yavaş yavaş o ekmek arası kültüründen sonra, doğru dürüst Kebap kültürü gelmeye başladı, iyi de oldu, anasını satim 1 sene hasretini çekiyoruz resmen Türkiyeye gitsek te yemek yesek diye.


Abim, yap ordan bi yarım...
ilginçtir ki tanıdığım çoğu insan Kokoreç'i sevmez. (AB bunu yasaklıyor, neymiş işte bağırsaktan yapılıyormuşta sağlıklı değilmiş, Şnitzelinize tükürdüğümün lavukları) Yuh be ya, nasıl sevilmez, nimet nimet. aynı şekilde aklıma şu an midye geliyor. Midyeyi de sevmeyen çok. vallahi ilginç bi millete sahibiz. Midye, Kokoreç yemez, gider Japon Restoranına Suşi yer (ki aklıma geldi Suşi çok güzeldir, ama Suşiyi de tanıdığım çoğu insan sevmez)






Bunu da bazıları sevmez, İşkembe.
Neymiş çorbanın içinde bağırsak parçaları varmış, işte kardeşim Mutfak kültürü budur.

ve tabiki bunların yanında Ayran içilir, kola mola içeni gördüğüm yerde keserim.


bu hatun gibi pipet'le (entel olsun diye pipet yazdım, benim bildiğim kamıştır ulan bunun ismi) içmeyin, böyle içeni gördüğünüz yerde de indirin, içme kültürü de var tabi.

Neyse ben burda keseyim, karnım acıktı durduk yere anasını satayım.